Özel Arama


Martılar Niçin Denizler Üzerinde Uçar?


Bundan yüzyıllar önce deniz aşırı, çok güzel bir
 ülke varmış. Tabi her masalda olduğu gibi bu
 masalda da o ülkenin bir kralı ve tabii ki bir
 de prensesi varmış. Prenses dünyalar güzeli bir
 kızmış. Kralın emri ile her gün prenses dolaşmak
 için saray muhafızları ile birlikte sarayın
 dışına çıktığında ona bakmak yasakmış.

Halk onun dolaşmaya çıktığı ilan edildiğinde eğilir ve
 gözlerini kapatır, ya da evlerine kaçışırmış.
 Onu görmenin bedeli ölümle cezalandırılırmış.
 Günlerden bir gün yine prenses dolaşmak için
 çıktığında... Fakir bir köylü delikanlı
 iradesini yenememiş ve yavaşça başını kaldırıp
 prensese bakmış ve başını kaldıran fakir
 delikanlı ile prenses o anda göz göze
 gelmişler... Tabii ki... Tahmin edeceğiniz gibi
 fakir delikanlı pensese inanılmaz bir aşkla
 tutulmuş. Prensesin de o derin bakışlarının boş
 olmadığını düşün en fakir delikanlı günlerce
 uyuyamamış ve ölümü bile göze almak pahasına,
 prensesi bir kere daha görmek için uğraşmış
 durmuş. Bu arada fakir delikanlıya da tutulan
 güzel prenses onun zarar görmemesi için günlerce
 kendini saraya kapatmış. Sonunda dayanamayan
 fakir delikanlı her şeyi göze alarak gizlice
 sarayın bahçe duvarına tırmanmış ve prenses ile
 bir kere daha göz göze gelmişler. Fakir
 delikanlı hemen duvardan atlamış ve prensesle
 konuşacağı anda saray muhafızlarına yakalanmış.
 Kralın karşısına götürülen delikanlı nasıl olsa
 ölümle cezalandırılacağını bildiğinden krala
 prensese duyduğu aşkını anlatmış. Kral ölüm
 emrini vereceği anda prensesin
 yalvarışlarına dayanamayarak fakir delikanlıya
 başka bir ceza vermeyi kabullenmiş

İŞTE HİKAYEMİZ DE ZATEN BURADA BAŞLIYOR.
 Hemen bir gemi hazırlattıran kral gidilebilecek
 en uzaktaki adaya bir fener yaptırmış ve fakir
 delikanlıyı da o adada
 yanlız yaşamaya mahkum etmiş...Aradan bir kaç ay
 geçmesine rağmen prensesi unutamayan fakir
 delikanlı prensese olan aşkını kağıtlara dökmüş
 ve martılara anlatmaya başlamış... Artık bütün
 martılar fakir delikanlının prensese olan
 aşkından haberdarmış. Sonunda martılar bile
 fakir delikanlıyı anlamış ve yazdığı mektupları
 prensese götürmeye başlamışlar... Ve zamanla
 prensesin de yazmış olduğu mektupları fakir
 delikanlıya götüren martılar aracılığı ile
 aşkları iyice büyümüş; ta ki... Bir sabah
 sarayın bahçesinde kahvaltı yaparken prensesin
 odasının penceresine ağzında bir
 mektupla konan martıyı kralın görmesine dek.
 Tabii korkulduğu gibi olmamış... Ağlayarak
 kızına sarılan kral, hayvanların bile bu aşkı
 anlarken kendisinin anlayamadığı için
 kendisinden utandığını söyleyerek prensese hemen
 bir gemi göndertip fakir delikanlıyı getirtip
 kendisi ile evlendireceğini söylemiş. Buna çok
 mutlu olan prenses hemen fakir
 delikanlıya bir mektup yazmış ve olanları
 anlatmış. Tabii bu arada mektubu götürmek için
 bekleyen martıya da her şeyi anlatarak bütün
 martıları düğünlerine çağırmış. Buna çok sevinen
 martı mektubu bir an önce ıssız adaya götürmek
 için yola çıkmış. Tam yolu yarılamışken yanından
 geçen bir kaç martı arkadaşına haber verip
 hepsinin düğüne davetli olduğunu söylemek için
 gagasını açtığında mektubun düştüğünü fark
 etmiş. Ve mektubu tüm martılar hep birlikte
 aramaya başlamışlar... Fakat bir türlü
 bulamamışlar. Bu arada prensesten mektup
 alamayan fakir delikanlı, yazmış olduğu
 mektupları göndermek için bir tek martı bile
 bulamamış... Biraz ilerisinde uçuyorlar fakat
 yanına gitmiyorlar ve mektubu arıyorlarmış...
 Prensesin kendisini unuttuğunu yahut
 istemediğini sanan fakir delikanlı
 martıların onun için gelmediğini düşünerek,
 fenerden kendisini kayaların üzerine atarak
 intihar etmiş. Ve maalesef kralın
 gemisi adaya vardığında fakir delikanlının soğuk
 bedeni ile karşılaşmışlar...

İşte o gün bugündür, her şeyi düzeltmek için
 denizler üzerinde uçan martılar o mektubu
 ararlar. O mektubu bularak o inanılmaz sevgiyi
 ve her şeyi geri getireceklerini sanırlar ve bu
 yüzden de hep denizler üzerinde uçarlar...


0 yorum:

Yorum Gönder